Tokat'ta sıradan orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmesine rağmen İTÜ'de gördüğü mühendislik eğitimini ticarette başarıyla taşıyarak yıllarca şehrin "en çok vergi veren iş adamı" oldu. İl başkanı olarak başladığı siyasete Bakan olarak veda eden Tokat siyasetinin unutulmaz yüzlerinden Metin GÜRDERE'nin hikayesi sizlerle...
1944 yılında Tokat’ta dünyaya geldi. Küçük yaşta babasını kaybetti. İlk ve Orta eğitiminde sonra liseyi Gaziosmanpaşa lisesinde tamamladı.
Üniversite Yılları;
Tokat'ta sıradan orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmesine rağmen İTÜ'de mühendislik eğitimi aldı.
Milliyetçi muhafazakar kimliğinin oluşmasında üniversite dönemi etkili oldu, Aydınlar Ocağı'nın müdavimlerindendi. Nurettin TOPÇU'nun sayısız sohbetinde bulundu ve kendisinden çok etkilendi. Solculuğun en geçer akçe olduğu dönemde sınıfın tek milliyetçi muhafazakar kimliğe sahip öğrencisiydi, ama bu durum onu etkilemedi.
1966 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun oldu.
İş Hayatı;
Mezun olur olmaz dönemin İller Bankası Genel Müdürü olan Esat KIRATLIOĞLU'ndan iş istedi, lakin Adalet Partisi ile ilişkisi olmadığı için başka kapı gösterildi.
1966-1968 yılları arasında Tokat Bayındırlık Müdürlüğü’nde çalıştı.
1968-1970 döneminde askerlik hizmetini tamamladıktan sonra 1983 yılına kadar Tokat’ta serbest inşaat mühendisliği ve müteahhitlik yaptı.
1980-1982 yılları arasında Tokat İnşaat Müteahhitleri İşveren Sendikası kurucusu; 1982-1983’de Tokat Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanlığı görevlerinde bulundu.
Ve Siyaset...
17. ( 24 Kasım 1983 - 29 Kasım 1987), 18. (14 Aralık 1987 - 20 Ekim 1991) ve 20. Dönem'de (8 Ocak 1996 - 18 Nisan 1999) Tokat’tan milletvekili seçildi. 1989-1991 yılları arasında Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu.
Milliyetçi muhafazakar kimliğinin oluşmasında CHP karşıtlığı önemli rol oynadı. CHP zulmünün ortalığı kasıp kavurduğu bir dönemde, çevresinde solcu olmak 'anormal' karşılanıyordu ama onun tepkisi daha çok pederinin 6 liralık yol vergisini ödeyememesi sebebiyle hapis yatmak zorunda kalmasındandı.
Milliyetçi muhafazakar çizgisi 1980 öncesi az kalsın onu aktif politikanın içine çekiyordu ama kayınpederinin tavsiyesine uyarak görev kabul etmedi. Yakınları ona MHP il başkanlığı teklifi yapılmıştı ama istişare etmesinin ve büyük sözünü dinleyip kabul etmeyerek 1983 seçimlerinde veto edilme olasılığı ortadan kaldırmış oldu.
ANAP'tan politikaya atılışı çok bilinçli olmadı. MDP'nin Tokat teşkilatını şehrin ileri gelen sağcı isimleri kurunca ANAP'da Gürdere ve arkadaşlarına kaldı. Ankara'dan gelen partinin kurucularından ve daha sonra en iyi arkadaşlarından biri olacak olan Cemil Çiçek'in iknasıyla bakanlığa kadar yükselecek süreç başladı. İl başkanlığı sırasında verdiği cesur bir demeç biraz veto korkusu yaşattı. Bir gazetenin 12 Eylül'ün başbakanı Bülent Ulusu'nun MDP'ye katılmasını nasıl buldunuz? sorusuna verdiği 'Çok iyi oldu. 12 Eylül'ün bütün olumsuzlukları da böylece MDP ile gider. ANAP kazanır' cevabı köşe yazılarına kadar taşındı. Ama korktuğu başına gelmedi. 24 Kasım 1983 seçimlerinde ANAP Tokat'ta 6 milletvekilliğinin 4'ünü kazandı, Metin GÜRDERE 17. dönem Tokat Milletvekili oldu.
14 Aralık 1987 yapılan seçimlerde 18. dönem Tokat Milletvekili seçilen Metin GÜRDERE, yaramaz çocuk gibi dobra dobra konuşması, sürekli espri yapması Özal'ın dikkatini çekti. ANAP'taki hareketçi grubun içinde yer aldı. 1989 seçimlerindeki mahalli seçim mağlubiyetinin ardından başkanlık divanının istifa etmesiyle genel başkan yardımcısı oldu. Cesur açıklamaları, sempatik davranışlarıyla medyanın gözdesi oldu. Mağlubiyetin şokunu parti yöneticilerinin uzun süre üzerlerinden atamamaları sonucu, gazeteleri bilgilendirmek hep ona kaldı.
ANAP'taki genel başkan değişimi 1991 seçimlerinde Gürdere'yi Meclis'in dışına itti. Kongrelerde desteklemediği Mesut Yılmaz onu listenin 9. sırasına koydu. Tercih vardı ama listenin şekli Tokat'ta tabanın ümidini kırdı. Tercihle birinci sıraya gelmeyi başardı ancak partisinin kötü liste sebebiyle il barajını aşamaması üzerine bir dönem Tokat'taki sade hayatına geri döndü. Özal'ın isteği doğrultusunda ANAP'la bağlarını kopardı. 1995 seçimleri öncesi Yılmaz ve arkadaşlarının 'geri dön' çağrısına bunun ancak kendisinden özür dilenmesi halinde mümkün olabileceğini söyledi. Bu aşamada Yılmaz'ın özür dilemesi aralarında özel bir hukukun oluşmasına sebep oldu. Yılmaz onun görüşlerine pek karşı çıkmadı. Mesela pompalı tüfek konusunda ANAP'ın yanlıştan dönmesinde etkili oldu.
1997-1999 yılları arasında 55. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nde Devlet Bakanı olarak hizmet verdi.
Siyasi geçmişi onu partide ağırlıklı isim haline getirmişti ama yeni kurulacak hükümette bakan olarak adının geçeceğini hiç beklemiyordu. Belki de o yüzden hükümet çalışmalarını uzaktan izledi. Devlet bakanı diye Türkiye'ye ilan edildiğinde Ankara'dan uzaklarda, memleketi Tokat'taydı. Fazlasıyla sürpriz bulduğu bakanlığı ilk duyduğunda Tiryaki Hasan Paşa'nın tarihi sözünü hatırladı ve çevresindekilere gözleri yaşararak hatırlattı. Avusturya Kanije Kalesi'ni elinde kıt imkanlarla yıllarca büyük başarıyla savunan Tiryaki Hasan Paşa'nın, vezirlik makamına yükselmesini öngören padişah fermanının okunmasıyla birlikte ağzından şu sözler dökülmüştü: "Hey gidi Koca Osmanlı, vezir olmak bizim gibi adamlara kaldıysa vay haline, vay bizim halimize..."
Bakanlığının ilgi sahasına girdiği vakıflar konusunda bir dizi projeyi hayata geçirmenin uğraşısı içinde oldu. Önceliği tarihi eserlerin kurtarılmasına verdi. 7 bin eseri ruhuna uygun restora etmek için seferberliğe başlamış durumda. Kaynaklar yetersiz olduğu için 'Restore et, işlet, devret' formülünü devreye soktu.
Hayatı boyunca görüşlerine ters bir icraata imza atmamaya kararlı oldu. Bunun en somut örneği olarak 8 yıllık kesintisiz eğitim görüşmelerinde ortaya koydu. Din eğitiminde geri adım atıldığını fark edince tasarıyı "Ben imzalamam. Bakanlıktan istifa ediyorum" diyerek rest çekti. Ancak DSP lideri Ecevit'in Diyanet'in talep halinde tüm okullara her türlü İslami eğitimi verecek esnekliği göstermesi üzerine ikna oldu.
Bilinmeyen yönleriyle;
Evli ve üç çocuk babası olan Metin GÜRDERE, sözünü esirgemeden dobra dobra konuşmasıyla mizah tarafının öne çıkmasına neden oldu. Mizaha çok yatkın fıtratı var. Siyasetin Nasreddin Hocası olarak nitelemek mümkün. En çok okuduğu kitaplar da zaten hep mizah üzerine.
Metin Gürdere'nin hayatındaki tek tutkusu avcılık. Haftada en az bir kere ava gidiyor.
İlçe olma yolunda Başçiftlik;
Metin GÜRDERE'nin Tokat milletvekili olduğu dönemde Başçiftlik'in ilçe olması konusunda verdiği destek unutulamaz. Dönemin şahitlerinden Metin KILINÇ, Başçiftlik'in ilçe olma sürecindeki Turgut ÖZAL'ın Niksar Köklüce barajının açılışına gelişiyle Başçiftliklilerin yollara düşmesini ve Metin GÜRDERE'nin sürece katkısı şöyle anlatıyor;
O olayları organize eden Başçiftlik’in akil insanlarıdır. Yazılan pankartlar ve atılan sloganlarla Başbakanın (Turgut ÖZAL) dikkati çekiliyor. Orada söz alınıyor. Bizi destekleyen Metin GÜRDERE (Tokat Milletvekili) ve Erkan YÜKSEl’in (Tokat Milletvekili) katkıları da inkâr edilemez. İçişleri Bakanlığına verilen dilekçenin altında Mehmet Zeki UZUN, Metin GÜRDERE, Talat SARGIN ve Erkan YÜKSEL’in imzaları var. Bunların hepsi de dönemin Tokat milletvekilleri, dilekçenin tarihi 07.12.1988’dir.
FOTO | Basciftlikblog.com KAYNAK | Basciftlikblog.com
Hiç yorum yok
Yorum Gönder