ürküler içinde bulunduğu coğrafyayı, kültürel değerlerini, inançlarını ve değer yargılarını en iyi yansıtan söz, ritim ve musiki ile ruhlara işleyen eşsiz nağmelerdir. Aslında her türkü özünde, yaşanmış bir hikaye barındırır. Resmi kayıtlarda Ordu Aybastı türküsü, melodisi çok kıvrak bir oyun havası, aslı trajik bir sevda ağıdı olan "Abum Abum" türküsünün düğünlerden TRT Repertuvarına uzanan hikayesini araştırdık.
Yıl 1964, naylon çorabın yeni çıktığı, yer yataklarının yerini ağır ağır yaylı yataklara bıraktığı yıllardır. Evlenecek kızlar için "lüks'" olan naylon çorap giymek, karyolada yatmak; hevesi, öğretmenle evlenince giderilmektedir. Çünkü o yıllarda öğretmenlik mesleği şimdikinden çok daha popülerdir. Herkesin hayalini süsler öğretmenlik veya bir öğretmen ile evlenmek.
Şimdilerde Başçiftlik ilçesine bağlı bir kasaba, Eskiden Reşadiye'ye bağlı köy olan Hatipli'de orta boylu, kumral saçlı ve siyah gözlü olarak tasvir edilen güzel bir kız yaşamaktadır. Bu kız da daha küçük yaşlarda öğretmene varma (evlenme) hevesiyle yetiştirilmiştir. Annesi, kızını; "A benim öğretmene layık kızım, seni öğretmene vereceğim..." gibi sözlerle yönlendirmektedir. Ancak, kız büyüyüp gelinlik çağına gelince köyün zenginlerinden birinin çobanlık yapan oğluyla nişanlanır. Malum o zamanlar çok koyunu olmak zenginlik göstergesidir.
Aynı zamanda köyde öğretmen okulunu bitiren bir genç de bulunmaktadır. Kız, bu gence sevdalıdır. Bu sevda yüzünden nişanlısından ayrılır. Fakat, bu kez de öğretmenin babası, oğlunu köy kızıyla evlendirmek istemez; çünkü, oğlunu şehir kızıyla evlendireceğine yemin etmiştir.
İlk kısmeti çoban olan genç kız, ailesi tarafından aynı köyden on bin lira başlıkla bir çobanla evlendirilmek istenir. Kızın, öğretmene olan sevdasının yanında, öğretmen hanımı olmak, karyolada yatmak, naylon çorap giymek hayalleri de yok olmuştur. Düğün hazırlıkları başlar. Düğün günü gelir çatar. Kız başı yıkanır. Adet gereğince başı yıkanan kız, köyün çevresinde gezdirilir. Bu gezi sırasında gelinin mani söylemesi gerekir. Kız, öğretmene sevdalı olduğu için mani yerine sevdasını şu ağıtla dile getirmeye başlar;
Öğretmene varamadım
Naylon çorap giyemedim
Karyolada yatamadım
Abum abum gız abum...
Kız, hem ağlar hem de söyler... Bu hüzünlü ağlayışından çok etkilenen Reşadiye'nin Büşürüm Beldesi'nden Zurna sanatçısı Çakır Usta namıyla bilenen Kamil KAYA, oğlu Ali KAYA ile birlikte oradaki ağlama ağıtlarını derleyerek "Abum Abum" türküsünü yakar.
Tokat'ta bazı yerleşim yerlerinde "abu" sözcüğü her ne kadar abla için kullanılsa da Hatipli ve çevresinde bu sözcük anne içinde kullanılır.
Düğünlerden TRT Repertuvarına
Türkü, zamanla Çakır Usta aracılığıyla Tokat ve ortak kültür yapısına sahip Ordu civarında söylenmeye başlanır. Türkü ve hikayesiyle ile ilgili görüştüğümüz Facebook'ta “Çakır Usta ve Oğulları Sayfası” adlı grubu kuran Çakır Usta’nın torunu Kemal KAYA şu açıklamalarda bulundu;
Bu türküde aslında Ali (KAYA) amcamın emeği daha çoktur. Dedemle beraber derlemişler. Bizimkiler, o köyde (Hatipli) pek çalmazlardı bu türküyü. Saygıdan olsa gerek...
Düğünlerde söylenen türkü, Aybastı ilçesinden fındık toplamaya Ordu merkeze gelen Ramadan ÇETİN adlı tarım işçisi vasıtasıyla Ordulu TRT Sanatçısı Tuğrul ŞAN'a kadar ulaşır. Tuğrul ŞAN, "Abum Abum" türküsünü "Sevdiğime Varamadım" adıyla Ordu Aybastı yöresine, kaynak kişisi Ramadan ÇETİN olarak kaydettirir. TRT Türk Halk Müziği Repertuvarına 1188 numarası ile kaydedilen türkü düğünlerden ulusala taşınır, yerel ve ulusal sanatçılar tarafından plaklara okunmaya başlanır.
Türkü ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz TRT Sanatçısı Tuğrul ŞAN, Tokattan.net sitemize şu açıklamalarda bulundu;
İllerin coğrafi sınırları bellidir, fakat anonim türkülerin sınırını çizmek mümkün değildir. Dolayısıyla komşu ilde de söylenebilir. 1975 yılında Aybastı’dan fındık toplamaya Ordu merkezdeki bahçemize gelen Ramadan ÇETİN adlı tarım işçisi bu türkünün melodisini mırıldanıyordu. Türküyü söylemesini istedim. Sonra notaya alıp TRT repertuvarına almak için kurula başvurdum, kabul edildi. Aslında orijinali "Öğretmene varamadım" idi türkünün, ama rahmetli hocam Nida Tüfekçi "öğretmenleri hedef almayalım onun yerine 'Sevdiğime Varamadım' olsun" demişti. Hatta "Gözün kör olsun abum" yerine de "Muradın olsun abum" olarak değiştirelim demişti bana. Benim olmaz diyebilmem mümkün müydü? Asla.
Tuğrul ŞAN'ın türküyü Ordu Aybastı olarak TRT Repertuvarına kaydettirmesine o dönem Tokat'tan en sert tepki, Türkü derleyicisi ve Folklor Araştırmacısı Muzaffer SARISÖZEN’in yeğeni Kemal Bilsel SARISÖZEN'den gelir. 1985 yılında Tokat'ta öğretmenlik yapan Kemal Bilsel SARISÖZEN yerel bir gazetede "Abum Abum" türküsünün Tokat'a ait olduğunu anlatan bir köşe yazısı kaleme alır ve Tuğrul ŞAN'ı sert bir şekilde eleştirir. Gazete küpürünü de Ankara Radyosu'nda ses sanatçısı olan Tuğrul ŞAN'a gönderir. Gazeteyi okuyan ŞAN'da bu yazıya bir yazıyla karşı bir cevap verir ve yazıyı Kemal Bilsel SARISÖZEN'e gönderir. Yazıyı okuyan SARISÖZEN, sanatçıya hak vererek aynı sütun ve puntolarla yazıyı gazetede yayınlar ve bir nüshasını sanatçı Tuğrul ŞAN'a postayla gönderir.
Abum Abum Türküsünün Sözleri
Geçmişten günümüze bir çok sanatçının farklı sözlerle yorumladığı türkünün ezgisi TRT'de yayınlanan Sakarya Fırat dizisinin müziği olarak olarak da kullanıldı. Zamanla sözleri değişse de
Naylon çorap giyemedim
Muradıma eremedim
Abum abum gız abum
Sebebim sensin abum
Gözün kör olsun abum
Yorgan yastık çul hasır
Yatılmaz huşur huşur
Karyolada yatak hazır
Abum abum gız abum
Sebebim sensin abum
Gözün kör olsun abum
Çobana verdin gördün mü?
Onbini yedin doydun mu?
Kana kana uyudun mu?
Abum abum gız abum
Sebebim sensin abum
Gözün kör olsun abum
Beni çobana verdiniz
Onbin liramı yediniz
Günahıma da girdiniz
Abum abum gız abum
Sebebim sensin abum
Gözün kör olsun abum
Şu Niksar'a varsalar
Öğretmeni bulsalar
Şu halimi görseler
Abum abum gız abum
Sebebim sensin abum
Gözün kör olsun abum...
Twitter/hergezgin
Facebook/ÇakırUstaveOğulları
Hiç yorum yok
Yorum Gönder