2003 yılında Hürriyet gazetesinden yayınlanan söyleşinde Şermin SARIBAŞ'ın "Popüler değilim diyorsunuz ama Tarkan'dan sonra en fazla korsan kasedi satılan kişi sizmişsiniz. Doğru mu bu?" sorusuna "Bugün popüler olabilirim, yarın da. Benim derdim bu değil ki. Bugün Aşık Veysel'in türkülerini hálá herkes okuyor, esas olan bu. Yoksa bugün popüler olmuşum, kime ne? Söylediğim türküler beğeniliyor, o yüzden de korsanı yapılıyor. Benim kimseyle aşık atacak halim yok, tek derdim kendimi aşabilmem. " sözleriyle cevaplıyordu, Ali ÖZÜTEMİZ ya da bilinen adıyla Kıvırcık Ali.
11 Ocak 2011 tarihinde saat 5.30'da kendi aracıyla geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Kıvırcık ALİ'yi özlem ve rahmetle anarken ölümünün 5.yılında hayat hikayesini paylaşıyoruz.
Kıvırcık Ali Anlatıyor;
“1968’de Tokat’ın Turhal ilçesinin Erenli Köyünde doğdum. Babamı hiç görmedim, ben doğmadan 37 gün önce bir kazada vefat etmiş. 9 kardeş yetim büyüdük.
Ben en küçükleriyim, yani annemin de dediği gibi ailenin en güccüğü. Okul yıllarımda çalışkan, başarılı ve bir o kadar da haylaz bir çocuktum, ele avuca sığmazdım. Öğretmenlerim bana Cin Ali derlerdi neydem dedeme çekmişim. İlk okuldan sonra maddi imkansızlıklar ve yetersiz koşullardan dolayı okul hayatıma son vermek zorunda kaldım. İşte böyle başlayan öyküm büyük abim Sadık’ın da desteği ile 1983’te beni İstanbul’a kadar getirdi. Öyle değil midir? Yoksulluk Anadolu insanını hep gurbete düşürmemiş midir? Belki önce köyden bir kasabaya, sonra büyük kentlere ya da dünyanın dört bir bucağına… Yani benim deyimimle “Üçüncü gurbete” say say bitmez. İstanbul Kasımpaşa’da Güngör Saz Evi ve yapım atölyesinde çalışmaya başladım. 1,5-2 yıl sürdü. Aynı zamanda Tepebaşı Gazinosunda düzenlenen ses yarışmasında Aşıklama dalında birincilik aldım. 1985 yılında ASM Müzik Kursu’na kayıt oldum. 3 ay süren solfej eğitiminden sonra aidatlarımı ödeyemediğim için ayrılmak zorunda kaldım. Oradan ayrıldıktan sonra da 3 yıl kadar konfeksiyon atölyelerinde çalıştım. Bu süreçte gece kulüplerinde, düğün salonlarında vb… bağlama çalarak, zor koşullarda hayata tutunma mücadelesi verdim.”
|
Babası kendi yöresinde Aşık ALİ olarak bilinen ve çok sevilen mahalli bir halk ozanıdır.
Bağlamaya ve halk müziğine olan ilgisi, köye gelen ozanları ve dedeleri kapı aralarından dinleyerek başlamıştır.
Oğlunun bu durumunu fark eden Gülbahar hanım, elinden tuttuğu gibi eve götürür ve gözü gibi koruduğu bağlamayı sakladığı yerden çıkararak “al güccüğüm Ali’m babandan sana yadigar” deyip bağlamayı eline tutuşturur
O dönemde İstanbul’dan eşini defnetmek için gelen Ozan Mahmut KAYA, bu üzüntüsüne rağmen ricaları kıramayarak sanatçıya 15 gün boyunca ders verir.
Bu süreçte köyde hem dedelik, hem de ozanlık geleneğini sürdüren Sadık KÖRPECİ dededen de feyz alan sanatçı ilkokul 3’üncü sınıftan itibaren sınıf öğretmeni Fevzi KÜPELİ’nin de desteği ile bağlamasını geliştirmeye devam eder.
İlkokulu bitirdikten sonra okumaz. Mahzuni ŞERİF, Abdullah PAPUR, Ali KIZILTUĞ, Ali Ekber ÇİÇEK, Muhlis AKARSU, Rıza ASLANDOĞAN, Arif SAĞ, Musa EROĞLU ve Sebahat AKKİRAZ gibi büyük üstatları dinleyerek büyür ve örnek alır. Zamanın çoğunu bağlama çalarak geçiren sanatçı artık epey yol kat etmiş ve çevre köylerde de fark edilerek davet edilmeye başlanmıştır….
Gazino ve düğün salonlarında çalışmaya başladıktan sonra saçlarının uzun ve kıvırcık olmasından dolayı Kıvırcık Ali olarak anılmaya başlar ve 1988 de Şadıman Hanımla evlenir. Oğlu Eren ve kızı Ecemgül hayatına kocaman bir mutluluk getirir.
1990-91 yıllarında vatani görevini tamamlar.
Askerden sonra artık kendi duygularını müzikal anlamda dile getirmeye başlayan sanatçı, besteleri kendisine ait olan ve zor koşullarda çalışıp kazandığı birikimi ile 1994-1998 yılları arasında 3 albüm yapar ama maddi imkansızlıklardan dolayı bu albümler piyasaya sürülemez.
1995’de İbrahim AKKAYA ve Mustafa YILMAZ ile birlikte Grup Turnalar’ı kurar.
1996’da ilk albümleri olan “Türkülerden Türkülere Yol Eyledik“ adlı albümle profesyonelliğe adım atar.
1998’de ikinci albümleri olan “Türküler Kimliğimiz” i çıkartırlar. Bu albümde müziği Kıvırcık Ali’ye ait olan “Turnalar” adlı eser de yer alır.
1999 yılında ilk solo albümü olan “Gül Tükendi Ben Tükendim” 'yi 1983’ten bu yana maddi manevi desteğini esirgemeyen, prodüktörü olan, kirvesi ve can yoldaşım dediği İbrahim YILMAZ’ın desteğiyle piyasaya çıkar.
İlk zamanlar ismi bilinir lakin kendisi tanınmaz. Zamanla geniş bir hayran kitlesine sahip olan sanatçının albümlerinde en az on eserin müziği kendisine aittir. Bestelerini Edip AKBAYRAM ve Sibel CAN başta olmak üzere bir çok sanatçı seslendirmiştir. Kısa zaman içerisinde yurt dışındaki gurbetçilerimize konserler vererek, özellikle ozanlık geleneğini, Anadolu türkülerini içinde barındıran besteleri ve kendi tarzını ortaya koyan yorumuyla, ünü Avustralya ve Kanada’ya kadar ulaştırır.
"Kıvırcık Ali" olarak bilinen sanatçı Ali ÖZÜTEMİZ, 11 Ocak 2011 tarihinde saat 5.30'da Büyükçekmece'de kendi aracıyla geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. İstanbul Hadımköy Gülbahçe Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Albümleri;
1. Gül Tükendi Ben Tükendim,
2. Isırgan Otu,
3. Üçüncü Gurbet,
4. Geriye Dönün Seneler,
5. Hepimize Yeter Dünya
FOTO | Basciftlikblog.com KAYNAK | Basciftlikblog.com
Hiç yorum yok
Yorum Gönder