Bugün İstiklal Marşı’nın kabülünün 95. yıl dönümü. Yazar Beşir AYVAZOĞLU Hürriyet için kaleme aldığı "Mehmet Akif ve İstiklal Marşı" konulu makalesinde; Mehmet Akif ERSOY'un 1915 yılında istihbarat görevi için gittiği Berlin'de defterine düştüğü “korkma” kelimesi, bu milleti ayağa kaldıran İstiklal Marşı'nın da başlangıcı olduğunu okuyucusuna paylaştı.
Dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı “Teşkilat-ı Mahsusa” Mehmet Akif ERSOY’a vatani bir görev verir. “Almanya’ya gidecek, Tunuslu Şeyh Salih’le birlikte esir Müslümanları aydınlatacaktı.” Beşir AYVAZOĞLU’nun tarihi olayı anlattığı yazısında vurguladığı bir başka nokta ise; Mehmet Akif ’in hiç tereddüt göstermeden görevi kabul etmesidir. AYVAZOĞLU şöyle devam ediyor:
“Olup bitenleri Almanya’dan yüreği ağzında izleyen Akif, zaferden emindi. Emindi, çünkü eğer Çanakkale geçilirse her şey bitecekti. Berlin’de yazdığı ‘Berlin Hatıraları’nda, “Korkma!” diyordu. “Korkma”, ileride yazacağı İstiklâl Marşı’nın da ilk kelimesiydi ve Akif’in sözlüğünde “Sakın endişe etme, asla ümidini kaybetme!” anlamına geliyordu.”
Beşir AYVAZOĞLU’nun tarihi olayı anlattığı yazısında vurguladığı diğer nokta ise; Mehmet Akif ’in “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!” cümlesiydi.
Birkaç gazeteci, ölümünden kısa bir süre önce Mehmet Akif’i ziyarete gitti. Sohbet sırasında söz bir ara İstiklal Marşı’ndan açıldı ve bir vesile ile değiştirilip değiştirilemeyeceği konuşuldu. Mehmet Akif hasta yatağından heyecanla doğruldu, yanından hiç ayrılmayan genç dostu Âsım Şakir’in arkasına koyduğu yastığa yaslanmadan önce, Meclis’te kabul edildiği gün Tunalı Hilmi hariç herkesin ayakta dinlediği İstiklal Marşı’nı değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi. Bitkin bir halde yastığa yaslanırken “İstiklal Marşı bir daha yazılamaz” dedi. “Kimse bir daha İstiklal Marşı yazamaz, ben de yazamam!” Sonra derinden gelen bir sesle: “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!” dedi, sustu.
:. İstiklal Marşı Hakkında Bilinmeyenler
Tarih boyunca Türk milleti birçok savaş gerçekleştirmiş ve destansı bir geçmişe sahip olmuştur. Osmanlı dönemi ile birlikte Türk ve İslam alemi çok büyük zaferler elde etmesine rağmen Osmanlı İmparatorluğu 1900 yıllarında iyice gerilemiş ve devlet yıkılma konumuna gelmiştir.
1. Dünya Savaşının kaybedilmesi ile Osmanlı Devleti iyice bölünmüş ve İtilaf devletleri Anadolu’yu işgal etmiştir. Kurtuluş Savaşını başlaması ile birlikte halkı örgütlemek ve coşkulandırmak için camilerde vaazlar verilmiş ve gazeteler çıkarılarak ordunun ve halkın moralini yerine getirilmeye çalışılmıştır. Bunun içinde İstiklal Marşı için yarışma düzenlenmiş ve Mehmet Akif ERSOY ‘un yazdığı şiir İstiklal Marşı olarak 12 Mart 1921 yılında kabul edilmiştir.
Mehmet Akif ERSOY kısıtlı bütçesi yarışmaya katılmak için yeterli değildir. Bunun için çevreden toplanan paralar ile Mehmet Akif ERSOY Ankara’ya gitmiştir. Mehmet Akif ERSOY’un yazdığı şiir 724 şiir arasından 1. seçilmiştir.
Mehmet Akif ERSOY, yarışma birincisine verilecek olan beş yüz lirayı almış fakat fakir Müslüman kadınlara ve çocuklara çeşitli işler öğreterek yoksulluklarına son vermek amacıyla kurulan Darülmesâî adlı derneğe bağışlamıştı. Sadece ödülü değil, İstiklal Marşı’nı da Türk milletine armağan etti ve bunun için Safahat’ına almadı.
Aynı yıl beste yarışması düzenlenmiş fakat sonuç alınamamıştır. Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katılmış, 1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat ÇAĞATAY’ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930’da değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki ÜNGÖR’ün 1922’de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuştur.
FOTO | Basciftlikblog.com KAYNAK | Basciftlikblog.com www.hurriyet.com.tr | www.istiklalmarsi.biz
Hiç yorum yok
Yorum Gönder