Responsive Ad Slot

SÖYLEŞİLER

Söyleşi

Kadim DURMAZ, Anayasa Değişikliğini Değerlendirdi

Tokat Milletvekili ve CHP Eğitim Komisyonu Üyesi Kadim DURMAZ, görüşmeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonunda devam eden Anayasa değişikliği üzerine CHP Grubu adına söz aldı, yaptığı konuşmada iktidara yüklenerek Başkanlık sistemini eleştirdi. Tokat Milletvekili DURMAZ, konuşmasına “Ülkemizi yasa boğan şehit cenazelerine bugün bir yenisi de ilçemiz Turhal’dan eklendi. Bu anlamda, değerli hemşerimize, silah arkadaşlarına, aziz milletimize başsağlığı diliyorum.” sözüyle başladı.
Tokat Milletvekili ve CHP Eğitim Komisyonu Üyesi Kadim DURMAZ, görüşmeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonunda devam eden Anayasa değişikliği üzerine CHP Grubu adına söz aldı, yaptığı konuşmada iktidara yüklenerek Başkanlık sistemini eleştirdi. Tokat Milletvekili DURMAZ, konuşmasına “Ülkemizi yasa boğan şehit cenazelerine bugün bir yenisi de ilçemiz Turhal’dan eklendi. Bu anlamda, değerli hemşerimize, silah arkadaşlarına, aziz milletimize başsağlığı diliyorum. sözüyle başladı.

  Tokat Milletvekili ve CHP Eğitim Komisyonu Üyesi Kadim DURMAZ, görüşmeleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde devam eden Anayasa değişikliği üzerine CHP Grubu adına söz aldı, Ülkenin gelmiş olduğu durumu değerlendirdi.

Konuşmasına “Ülkemizi yasa boğan şehit cenazelerine bugün bir yenisi de ilçemiz Turhal’dan eklendi. Bu anlamda, değerli hemşerimize, silah arkadaşlarına, aziz milletimize başsağlığı diliyorum.” sözleriyle başlayan Tokat Milletvekili DURMAZ“Ülkemiz 15 Temmuz’da Cumhuriyetimize ve milletimize kastedenden bir darbe girişimiyle çok zor bir sınavdan geçti. Bu süreçte birlik ve beraberliğimizle, milletimizin demokrasiden yana duruşuyla çok kıymetli bir enerji yakaladık. Dileğimiz bu birlik beraberliğin bu ruhun korunmasıydı. Fakat darbe sürecinden sonra OHAL süreci yüzerce insanın mağduriyetine sebep oldu. KHK’lara biz yetişemez olduk. 15 Temmuz’da gücünü gösteren Meclis iradesi ne yazık ki, KHK’larla yok sayılmıştır. Bizim yasama hakkımız, milleti temsil hakkımız, alenen hükümet eliyle elimizden alınarak gasp edilmiştir. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması olağanüstü hallerde kısmen veya tamamen durdurulabilir. Ama bunun bir çerçevesi bir sınırı olmalıdır. Ülkemizin dip noktasına getirdiniz, uluslararası itibarımızı sıfırladınız. Ohal süreci; uluslararası hukuku ihlal etmeden, durumun gerektiği sınırı aşmamak, kişinin insan olmaktan doğan yaşama, Barınma ve ekonomik olarak ayakta durma haklarını ihlal etmeden, maddi ve manevi varlığı hırpalamadan yine hukuksal çerçevede bir süreç olabilir.

Oysa bu OHAL sürecinin bilançosu çok büyük; 93 bin personel görevden uzaklaştırıldı, 59 841 kişi memuriyetten çıkarıldı. Binlerce öğretmen görevden alındı. Cumhurbaşkanı çıkıp meydanlarda, “ben diktatör olsaydım siz beni eleştiremezdiniz. TV’lerde hakkımda konuşamazdınız. Gazetelerde yazamazdınız “demişti.

Bu sözün üzerinden çok geçmedi, Cumhurbaşkanını eleştiren gazeteler, radyolar, televizyonlar kapatıldı! Gazeteciler, cumhurbaşkanına hakaretten içeri alındı. Suriye politikanızı, evlatlarımızı başka ülkenin topraklarında sonu belirsiz bir maceraya sürükleyen, politikalarınızı eleştiren Hüsnü Mahalli’yi bile tutuklattınız. Yargı bağımsızlığından söz ediliyor ama ne yazık ki bakıyoruz, malum medya kuruluşları muhalifleri hedef alıyor, ertesi gün muhalifler gözaltına alınıp tutuklanıyor.

Medyayı savcılık görevi yapar hale getirdiniz! Adaleti, hukuku bitirdiniz! 200 gazeteci gözaltına alındı. 2308 gazeteci işsiz kaldı değerli arkadaşlarım, 16 televizyon kanalı, 3 haber ajansı, 47 gazete, 16 dergi, 23 radyo, 26 yayınevi kapatıldı. Biz buradan ne anlayalım!

Anladığımız şu ki! OHAL adı altında uygulanan düpedüz diktatörlüktür. Şimdi ise amaçlanan OHAL sürecini daim kılmaktır. Oysa uygulamalar gösteriyor ki burada niyet başka. Gerçek niyetiniz, darbeye karşı alınmış bir olağanüstü hal kararıyla biat etmeyenleri susturmaya başlarsanız, kusura bakmayın ama bu kafayla “tabi ki bu darbeyi Allah’ın bir lütfu olarak görürsünüz”. Ama kimseyi de FETÖ ile mücadele ediyoruz diye artık inandıramazsınız.

Öte yandan bu hukuksuzlukların ülkedeki huzursuzlukların ve çatışmaların en önemli zeminlerinden birini oluşturduğu unutulmamalı. Güvenlik kaygısı artık had safhaya ulaştı. Ülkemizde artık vatandaş dışarı çıkmaktan korkar oldu. Alışveriş merkezlerinde, meydanlarda yürürken acaba bomba patlar mı korkusu tüm toplumu sardı.

Ülkemizde Kent merkezlerinde sivillerin ölümüne neden olan IŞİD, PKK ve TAK terör örgütleri tarafından gerçekleştirilen canlı bombalar sonucu çok sayıda güvenlik güçlerimiz şehit oldu, sivil vatandaşlarımızı hayatlarını kaybetti.

Toplumda güvenlik kaygısı arttı. Doğu - Güneydoğu’da süren çatışmalar ve sokağa çıkma yasakları sivil halkın yaşam hakkını tehdit etti, çok sayıda güvenlik görevlisi ve askerimizin şehit olmasına neden oldu. Son 6 aylık zaman diliminde neredeyse her gün şehit cenazeleri yüreğimizi yakmakta.

İnsan hakları kurumlarına yapılan başvurulardan anlaşıldığı üzere avukat görüşmelerinin 10 güne dek engellendiği durumlar söz konusu. 15 Temmuz sonrası Türkiye’de yaşananları yerinde incelemek için Ankara’ya gelen Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Türkiye’nin bir travma geçirdiğini belirtti. İnsan Hakları Komiserliğinin hazırladığı eleştiri dolu raporda insan haklarının hiçe sayıldığını belirtti ve “Bazı tedbirlerle iç hukuk hiçe sayılıyor” dedi.

AB İlerleme Raporu Türkiye’yi insan haklarında, adil yargılamada, demokratikleşmede sınıfta kaldık. Anayasa teklifini getirdiğiniz, 10 Aralık tarihinden beri tam 74 yurttaşımız hayatını kaybetti. Görüyorsunuz çok uzağa gitmeye gerek kalmıyor. Sadece 20 gün içinde ülkemizde bunlar yaşanıyor.

Şimdi biz bu ortamda, anayasanın konuşulduğu komisyonlarda bizlerin yani parlamentonun dahi haklarının gasp edildiği bir süreçte, bunca adaletsizliğin, hukuksuzluğun olduğu ortamda Anayasa değişikliğini ya da AKP’nin anaysa dayatmasını konuşuyoruz! Bu ülke bu halk bunları hak etmiyor. Hem ülkeyi 14 yıldır sizler yöneteceksiniz. Hem de en ufak bir siyasi sorumluluk dahi duymayacaksınız.

Eğer 14 yıllık iktidarınızda yüzde 11 oranında işsizler ordusu yarattıysanız,
Eğer, Ülkemiz, yüzde 28.5 yoksulluk oranıyla 34 OECD ülkesini ‘geride bırakmış ise
Eğer, Türkiye’de yoksulun gelirden aldığı pay yüzde 2.1 iken, en zenginin aldığı pay yüzde 32 ye ulaşmış ise
Eğer eğitimde dünya sıralamasının en gerilerindeysek, okuduğunu anlamayan, okumayan bir nesil yaratıyorsanız,
Eğer, TL kendisine benzer para birimlerine kıyasla dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimi olmaya devam ediyor ise, Esnafımız, köylümüz, çiftçimiz doğduğu topraklardan göçmek zorunda kalıyorsa,
Eğer yoksulun sofrası 14 yılda kat kat artan fiyatlarla daha çok yoksullaştıysa,
Eğer, son 80 yılda 3 bin 676 lira olan kişi başına düşen ortalama kamu borcu son 13 yılda 5 bin lira artarak 8 bin 717 liraya kadar yükseldi ise,
Ve her yeni doğan çocuğa güzel aydınlık bir gelecek yerine, borçlu bir gelecek veriyorsanız, Her doğan çocuk gözlerini 8 bin 717 liralık kamu borcuna açıyor ise
Eğer, (Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan Cinsiyet Eşitliği Raporu'na göre ) Türkiye kadın-erkek eşitliğinde 142 ülke arasında Tunus (123) ve Bahreyn'in (124) ardından 125.inci sırada yer alıyor ise,
Eğer, 2012’de 23 milyon 668 bin olan yardıma muhtaç insan sayısı 2014’te 30.5 milyona yükseldiyse, 13 yılda 8 milyon yardıma muhtaç hane yarattıysanız!
Eğer, 52 milyon 695 bin kayıtlı seçmenin bulunduğu ülkede, 10 milyon seçmen yardımlara muhtaç yaşıyorsa,
Eğer, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin iş yükünün büyük bölümünü ülkemizden giden davalar oluşturuyorsa,
Eğer, çocuklarımız askerde şehit olmaya devam ediyor, meydanlarda bombalar patlamaya devam ediyorsa, bu tablonun kabahati de vebali de sizindir.

Bu vebalin sorumluluğunu almak yerine, rejim değişikliğine, başkanlık sevdasına düştünüz, Apar topar anayasa teklifi adı altında, bu ülkenin geleceğini karartan, parlamentoyu, Cumhuriyeti, kuvvetler ayrılığını yok eden bu uygulamayı getiriyorsunuz.

14 yıldır ülkeyi sürüklediğiniz noktada en mühim konu başkanlık mı? Başkanlık sevdanıza ülkemize çok gördüğünüz birlikte yaşama kültürünü, barışı, kardeşliği yok etmeye, hazırsınız! Ne kadar yazık! Bu halktan alınan temsil yetkisi ancak bu kadar kötü kullanılıp heba edilir. Bu halka eninde sonunda hesap vereceksiniz!” sözleriyle bitirdi.


 Hasan AÇIKEL  Tokattan.net
   KOLAJ | Tokattan.net  KAYNAK | Ulvi GELBAL (Kadim DURMAZ, Basın Danışmanı)

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

Okumadan Geçme
© Tüm hakları saklıdır
2016-2022 Tokattan.net