Başçiftlik’in ilk şoförlerinden olan Durmuş BEYAZIT (Gökmen’in oğlu) 1968 yılında gurbetçi olarak gittiği Almanya’dan kazandığı paralarla bir otobüs alarak, Başçiftlik-Niksar-Tokat arası yolcu seferlerine başlar. Askerde öğrendiği şoförlüğü meslek haline getiren BEYAZIT, Başçiftlik’ten on yedi kişiyle tam sekiz günde hacca giderek mesleğindeki ustalığını göstererek birçok kişinin Hacca gitmesine de vesile olmuştur.
İbrahim BEYAZIT : Şoförlük mesleğini nerede öğrendiniz ve Başçiftlik'e otobüs getirme fikri nerden çıktı?
Durmuş BEYAZIT : Şoförlüğü askerde öğrendim. Askerden sonra 1967-1968 yıllarında Samsun (Havza) Orman İşletme’de şoför olarak çalışmaya başladım. Almanya'ya şoför olarak gittim ve oradan kazandığım paralarla bir otobüs alarak bu mesleğe girdim.
İbrahim BEYAZIT : 1960'lı yıllarda Başçiftlik'te yolcu taşımacılığı nasıl yapılıyordu?
Durmuş BEYAZIT : O zamanlar ne yol vardı nede köye gidip gelmek için bir vasıta. Tokat yöresinde bırakın otobüsü, şoför bile yoktu. Başçiftlik’te Mahmut KAYA (Kel Mamut)’nın küçük bir kamyoneti vardı. Niksar’da işi olan veya bir yere gitmek isteyenler kamyonetin kasasına biner toz toprak içinde saatlerce yol giderdi. Niksar’a gitmek için şimdiki gibi yol yok, güzergâh bile belli değildi. İnsanlar at sırtında Katırbeli’nden giderlerdi Niksar’a. Mahmut Kaya kamyonetle Niksar’a gitmek için Başçiftlik’ten yola çıkar Hatipli, Bozçalı, Bereketli, Reşadiye yolundan giderdi. Bu yokluk döneminde aklıma yattı otobüs almak lakin imkânım yoktu.
İbrahim BEYAZIT : Almanya'ya nasıl gittiniz peki?
Durmuş BEYAZIT : Niksar'a yeni açılan Orman Bölge İşletme Müdürü Mehmet YEMENİCİ malzeme almak için Samsun Havza'ya geldiği zaman onunla tanıştım ve ilerleyen zamanlarda Niksar'a şoför olarak beni getirdi. Bölge şefi olan Koyunhisarlı Mehmet ALPARSLAN'a beni de şoför tayin ettiler. Pazartesi günleri Tokat’ta Orman İşletme’nin mahkemeleri olurdu. Görevlendirme verilir mahkemelere şoför olarak giderdim. Bir gün mahkemeye gittiğimizde PTT’nin yanında İş ve İşçi Bulma Kurumu’nda insanların Almanya'ya ve Avusturya'ya şoför olarak gitmek için kayıt yaptırdıklarını gördüm bende şansımı denemek için kayıt yaptırdım ve Almanya'ya şoför olarak götürdüler.
İbrahim BEYAZIT : Ulaşımın zor olduğu bir dönemde Almanya'ya gitmek hiç kolay olmamıştır?
Durmuş BEYAZIT : Bizi önce İstanbul Kadıköy'e gönderdiler resmi işlemleri ve sağlık kontrollerini yaptırmak için. Daha sonra tercümanlarla birlikte trenle Sirkeci’den Almanya'ya gönderdiler.
İbrahim BEYAZIT : Almanya’da en çok zorlandığınız durum neydi?
Durmuş BEYAZIT : İlk başlarda çok zorlandık, dil bilmiyoruz kültürlerini bilmiyoruz. Orada her şey çok iyi gidiyordu kalma yerimiz rahat yemeklerimizde sorun çıkmıyordu. Tek sorunumuz şimdiki gibi telefonlar yok ailemizden doğru düzgün haber alamıyorduk, mektup yazıyoruz onunda Türkiye’ye gitmesi cevap gelmesi ayları alıyordu. Bir yandan sıla özlemi çekerken bir yandan da memlekete gidip iş kurmanın hayallerini kuruyordum.
İbrahim BEYAZIT : Almanya'da ne iş yaptınız ve kaç yıl kaldınız?
Durmuş BEYAZIT : Hamburg’taki fabrikalara götürdüler. Beni bir meşrubat fabrikasına şoför olarak verdiler, işleri öğreneyim diye Cemil adında bir şoföre beni teslim ettiler. Zamanla işleri öğrendik paramızı kazanmaya başladık. Hamburg'ta tam iki yıl kaldım. Kazandığım Alman marklarını da alarak uçakla İstanbul’a oradan da Tokat’a geldim.
İbrahim BEYAZIT : İlk otobüsü nasıl aldınız peki?
Durmuş BEYAZIT : 1977 yılında artık hayalleri gerçekleştirme zamanı 100’lük BMC bir kamyonet aldım. Otobüs üretimi şimdiki gibi yaygın olmadığı için kamyonetleri otobüslere çeviriyorlardı. Samsun’a Tevfik ŞEN ve Ali KAPISIZ’la birlikte kamyoneti otobüse çevirmek için gittik. Mavi yeşil renkli bir otobüsü yaptırıp Başçiftlik'in yolunu tuttuk.
İbrahim BEYAZIT : Başçiftlik'e bir ilki yaşattınız insanların size bakışı nasıldı?
Durmuş BEYAZIT : Başçiftlik’te eczane yok, manav yok, bakkal yok. Milletin ihtiyacı olduğu zaman sipariş veriyorlardı, Niksar’dan gelirken getiriyordum. Araba var mazot alacak yer yoktu, Niksar’da Sinek Padişahı diye bir yer vardı oradan alırdım depoyu doldurup yedek olarakta varillere mazot alırdım. 1977 yılında kırk dört kişilik AS600 portakal krem renkli ikinci otobüsümü İstanbul Çayırova’da yaptırdım. Ben bu otobüsü köye getirince köy büyükleri merak ettiler ve biz bu otobüsle Hacca gideceğiz dediler.
İbrahim BEYAZIT : O dönemde hacca nasıl gittiniz peki?
Durmuş BEYAZIT : (1977) Topçam firmasıyla anlaşıp Mekke’ye Hacca gidecektik. Köy büyüklerinden; Sağır Ali, Mehmet AÇIKEL (lele), Gara İsmail, Çiralinin Mehmet, Goca Salih'lerle on yedi kişi tam sekiz günde Mekke’ye gittik. Kırk beş gün orda kaldıktan sonra yoğun bir yolculuğun ardından köye geldik.
İbrahim BEYAZIT : Söyleşi için size teşekkür ederiz, son olarak ne söylemek istersiniz okuyucularımıza?
Durmuş BEYAZIT : Seksen yıllık ömrün yaklaşık elli yılını şoförlük yaparak geçirdim. Çocuklarımı büyüttüm, emekli oldum derken ömrü tükettik. Şimdi her şey elinin altında ulaşım kolay 3-4 saatte gidemediğimiz Niksar’a 25-30 dk. gidiliyor, eksikler anında bulunuyor. Yokluklardan zorlu günlerden geldik. Bu günlerin kıymetini bilmeliyiz.
Tokattan.net
ibrahimbeyazit60@gmail.com
Ben tokat zileli hocam aile dostumuz öğretmenimiz emine ve durmuş beyazıtı arıyorum
YanıtlaSil