Arslanyan, 1934’te, babasının değirmencilik yaptığı Tokat’ın Artova kazasına bağlı Dodurga köyünde doğmuştur. Annesi ve babası Sivas'ın Tavra köyünden Ermeni asıllı bir aileydi. Arslanyan'ın ailesinin geçim kaynağı değirmencilikti. Okumak en büyük hayaliydi lakin, 2. Dünya Savaşının getirdiği sıkıntılar hayatın her alanını çekilmez hale getirmiştir. Babası ve amcası savaş ihtimaline karşı askere alınınca, çocuk yaşta ailenin bütün sorumluluğu Agop Arslanyan'a kalmıştı. Değirmencilik onlar için geçim kaynağıyken olumsuz hayat şartları sonrasında ata mesleği olan değirmenciliği bırakan Arslanyan, sekiz yaşında Tokat'ta kuyumcu çırağı olarak çalışıyor, ailesine destek olmaya gayret ediyordu. Çocuk yaşta çalışmaya mecbur kalınca okulunu da bırakmak
zorunda kalmıştı.
1946 yılında yeni bir hayat için İstanbul'un yolunu tutan Arslanyan kuyumcu çırağı olarak Kapalıçarşı'da işe başladı. Çıraklıktan kalfalığa kadar mesleğinin hünerlerini öğrenerek kendi atölyesini kurdu. Her ne kadar meslek sahibi olsa da Agop'un Tokat'a olan hasreti onu içten içe yiyip bitirmekteydi. Yıllarca memleket hasretiyle yaşayan Arslanyan uzun zaman İstanbul'da yaşadıktan sonra 1997'de ailesiyle birlikte Kanada'ya göç etmiş ve 2016 da hasret kaldığı memleketi Tokat'a binlerce kilometre uzaklıkta Toronto'da hayatını kaybetmiştir.
Agop Arslanyan vefat ettikten sonra Tokat'lılara ve Tokat'lı Ermenilere dair çok şey anlattığı bir kitap bıraktı geriye. Tokat Ermenilerinin bu son temsilcilerinin yaşantısı, komşularıyla olan ilişkileri, siyasi gelişmelerin gölgesinde hissettikleri, korkuları, sevinçleri, tadına doyum olmaz yiyecekleri, müzikleri, eğlenceleri, zanaatlarını renkli yaşamlarını konu edindi. "Adım Agop Memleketim Tokat" özlemin, bugün artık yok olmuş farklı bir zaman dilimini kaydetme arzusunun dışa vurumuydu. 20. Yüzyıl ortalarında bir Anadolu şehrinin zaman zaman eğlenceli, hüzünlü, ama hep içten, hep sıcak, hep samimi hikayesini anlatan bu kitap, diplomatik-politik çekişmelerden uzak, sıradan halk kitlelerinin yaşantısıyla örülmüş, bir tarihin meraklılarına göz kırpıyor.
Agop Arslanyan'ın yaşadıklarına ve izlenimlerine dair bazı notlar.
Tokat'a ilk Otobüsün gelişi;
Tokat'a ilk otobüsü getiren ünlü Madımağın Celal idi. Dört köşe tıknaz bir adam olan Celal, yaz kış demeden kafasını usturayla kazırdı. Hiç kimseyle konuşmayan, burnundan kıl aldırmayan, pek tekinde olmayan biriydi. Tokat'a ilk kez kırmızı Ford ile girdiğinde şehirde yer yerinden oynadı. Kimileri buna cin arabası dediler. Otobüs Tokat, Sivas ve Samsun arası yolcu seferleri yapıyordu. Yolların olmadığı, ulaşımın zor olduğu bu yıllarda Tokat'tan Sivas'a gidiş Atla Okyanusunu aşmak kadar zordu.
Tokat Kebabı'nın yapılışı;
Yaz mevsimi demek Tokat Kebabı demektir. Yeşilırmak boyunca sebze bahçelerinde yetişen domates, biber ve patlıcan kebabın olmazlarıdır, diyerek anlatır Tokat Kebabını Arslanyan. Kebap için etler, pirzolanın kemikle birleştiği yerden yumurta büyüklüğünden kesilir. En başa pirzolanın yağlı kısmı takılır. Sonra bir patlıcan parçası, bir et, bir domates, bir et, bir yarım isot, bir et, en alta tüm bir sarımsak takılır. Pişirmesi için özel yapılan ocağa asılarak iki tarafında yanan odun ateşiyle pişirilir. Müşteriden izin alınarak şarap dökülür çünki Tokat'ta Ermeniler kebabın lezzetli olmasını şaraba
bağlarlar.
Tokat'ta Eğitim;
Okulların sayı ve nitelik olarak az olması sebebiyle Tokat'ın ünlü tüccarlarından Yarmayanların konağı okula dönüştürülmüş. Çocukların bu konakta eğitim alması sağlanılmış. 1940-1945 yılları arasında Tokat'ta okul sayısı yedi ve en yüksek okul ortaokul olduğunu, bir kalem ve bir defter bulmanın zorluğu, bir kıyafetle ve kara lastikle (Cızlaved) okul bitirmenin çilesini anlatıyor Arslanyan.
Meşhur Tokat Keşkeği;
Yemeğin gerçek ustaları Van, Maraş ve Ayntap Ermenileridir. Keşkeği Tokat'a kimin getirdiği bilinmemektedir. Ermenice "Gorgot" denilen iri taneli buğday, iri but kemiğiyle beraber kedine has malzemesiyle pişirilir Keşkek. Tokmaklarla kemiksiz lop et ve buğday helva oluncaya kadar pişirildikten sonra afiyetce yenilir.
Tokat'ta Mahlep Üretimi;
Tokat'ta Mahlep üretimi yapan Murat Dülgeroğlu geçimini ürettiği mahleplerden sağlıyordu. Mahlep yemeklerde ve hastaların şifasında kullanılır. Mahlepin şifa kaynağı olduğunu bilen Murat Dülgeroğlu, 1925 yılında dönemin şartları düşünüldüğünde başarılması zor bir işi başardı. Dünyaca ünlü BAYER ilaç firmasına bir mektup yazarak sıtma ilacının imalatında mahlep kullanmayı önererek, Tokat'tan Almanya'ya mahlep ihracatını gerçekleştirdi. Maalesef 1936 yılında eşi Arusyag vereme yakalanarak hayatını kaybetti, Murat Dülgeroğlu ise 1956 yılında İstanbul'a taşınarak iplik işine girerek hayatını devam ettirdi.
Kitabı okuduğunuzda Tokat'la ilgili sosyal hayattan, ekonomik hayata bir çok konuda bilgi sahibi olacaksınız. Ermeni asıllı Türk vatandaşı olan ve yaşamı boyunca Tokat'a duyduğu özlemleri dile getiren Agop Arslanyan Tokat'a olan özlemini şu şeklide anlatmaktadır;
"Rüya gibi şehirler gördüm. İtalya'da Po ovasını, göz alabildiğine üzüm bağlarını gördüm, Fransa'da Burgonya'yı o göz kamaştıran yeşillikleri gördüm ama hiç biri Tokat'ın yerini tutmadı. Tokat denen o bir avuç şehir, kutsal kitapların Dicle ile Fırat'ın ortasına yerleştiği cennetten daha güzel benim için. Bir garip şarkı gibi içimde hep var oldu ona dair düşler kurdum."
Rahmetle...
Yazarın Diğer Yazıları
Ertuğrul Dursun ÖNKUZU’nun Ardından | 16.11.2019
Anlayamadığımız Başçiftlik | 14.10.2019
Kenevir, Tokat’a Umut Olur Mu? | 06.04.2019
Bir Gönül Ozanı Kıvırcık Ali | 14.01.2019
Sessiz Tarih: Bekir Sami KUNDUH | 30.10.2018
Bir Kahramanlık Destanı: Köroğlu | 23.09.2018
Tokat'lının Gülmeyen Yüzü | 27.05.2018
Tarihe Yön Verenlerden Ahmet GÜRKAN | 16.02.2018
Seyyah Gözüyle Tokat | 17.12.2017
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü | 04.12.2017
Ahmet Taner KIŞLALI'nın Ardından | 20.11.2017
Kıyamet-i Suğra | 23.10.2017
Zile'li İba Pehlivan | 07.08.2017
Hasreti İle Yandığım Memleket | 20.05.2017
Tokat'lı Eski Kabadayı Şık Manol | 24.04.2017
Tokat'lı Genç Mucit Muammer KALENDER | 25.03.2017
Tokat'lı Şeyhülislam Mehmet Tahir Efendi | 07.03.2017
Genç Osman Destanı | 13.02.2017
Kaybolan Mahalle Kültürümüz | 18.01.2017
Tokat Kültüründe Yazmacılık | 19.12.2016
Anlayamadığımız Başçiftlik | 14.10.2019
Kenevir, Tokat’a Umut Olur Mu? | 06.04.2019
Bir Gönül Ozanı Kıvırcık Ali | 14.01.2019
Sessiz Tarih: Bekir Sami KUNDUH | 30.10.2018
Bir Kahramanlık Destanı: Köroğlu | 23.09.2018
Tokat'lının Gülmeyen Yüzü | 27.05.2018
Tarihe Yön Verenlerden Ahmet GÜRKAN | 16.02.2018
Seyyah Gözüyle Tokat | 17.12.2017
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü | 04.12.2017
Ahmet Taner KIŞLALI'nın Ardından | 20.11.2017
Kıyamet-i Suğra | 23.10.2017
Zile'li İba Pehlivan | 07.08.2017
Hasreti İle Yandığım Memleket | 20.05.2017
Tokat'lı Eski Kabadayı Şık Manol | 24.04.2017
Tokat'lı Genç Mucit Muammer KALENDER | 25.03.2017
Tokat'lı Şeyhülislam Mehmet Tahir Efendi | 07.03.2017
Genç Osman Destanı | 13.02.2017
Kaybolan Mahalle Kültürümüz | 18.01.2017
Tokat Kültüründe Yazmacılık | 19.12.2016
Bu kitaba nasıl ulaşabiliriz
YanıtlaSil