Tokat'ın karayolu yolcu taşımacılığında köklü firmalarından biri olan Topçam, 1961 yılında 2 otobüs ile Ankara seferi düzenleyerek başladığı hizmet yolcuğuna bugün Türkiye'nin dört bir yanında 146 ana terminal ve şubesiyle devam ediyor. Topçam, sadece yollarda değil 1957 model klasik otobüsüyle beyaz perde ve televizyon dünyasında da yerini almaya başladı. Topçam Turizm'in 2. nesilden temsilcisi ve yönetim kurulu başkanı Olgun DİZMAN, Topçam'ın sinema dünyasına adım attığı 1957 model klasik otobüsün Tokat'a gelişinin ve beyaz perdeye geçişinin hikayesini sosyal medya hesabından paylaştı.
Türkiye'de Tokat'ın karayolu yolcu taşımacılığında köklü firmalarından biri olan Topçam, 6 Mayıs 1961 yılında Tokat'ta kurudu. Şirket, 2 otobüs ile Ankara seferi düzenleyerek başladığı hizmet yolcuğuna bugün Türkiye'nin dört bir yanında 146 ana terminal ve şubesiyle devam ediyor. Topçam, sadece yollarda değil 1957 model klasik otobüsüyle beyaz perde ve televizyon da yerini almaya başladı. Topçam'ın klasik aracı BKM filmin yapımcılığı üstlendiği "Vizyontele Tuuba" ve "Ekşi Elmalar" filminde yer aldı.
Topçam Turizm'in 2. nesilden temsilcisi ve yönetim kurulu başkanı Olgun DİZMAN, Topçam'ın beyaz perde ve televizyon dünyasına adım attığı 1957 model klasik otobüsün Tokat'a gelişinin ve beyaz perdeye geçişinin hikayesini "Hayatımdan kısa bir anı" spotuyla kişisel sosyal medya hesabından paylaştı
Olgun DİZMAN, yaşadıklarını kişisel sosyal medya hesabında şu ifadelerle anlattı; "İlk yurt dışı seyahatim 2001 yılının Mayıs ayında Almanya'nın Ulm kentine olmuştu. Bu iki günlük seyahatimiz Varan Turizm bünyesinde olan Varsan şirketi tarafından organize edilmişti. Ulm şehrinde bulunan Setra otobüs fabrikası için gitmiştik, kısa bir fabrika gezintisinin ardından, aynı akşam Setra'nın yeni modeli olan S 415 H tüm dünyada satış öncesi sahnelere çıkmıştı, ilk defa görmüş ve çok beğenmiştim.
Ertesi gün tur rehberinden bir rica bulundum, gruptan ayrı olarak şehirde klasik otobüs müzesi vs. gibi bir yer olup olmadığını sordum, müsaade istedi. Bir süre sonra, müze değil ancak bireysel bir kolleksiyoner bulduğunu ve parkında altı adet klasik kamyon ve otobüs olduğunu söyledi ve kendisine rica ederek bizi kabul edeceğini belirtti. Çok sevinmiştim, hemen yola çıktık rehber ve ben, yaklaşık 1 saat yolculuğun ardından kasaba gibi bir yere vardık. Bahçesinde iki otobüs dört klasik kamyon vardı. Otobüslerin birisi bizdeki 1957 model Mercedes-Benz O 321 H muadili diğeri ise farklı klasik bir otobüstü. Her iki otobüsü de çok beğenmiştim. Aynı gece bizimde klasik bir otobüs yaptırmamız gerektiği fikrini vardım. O zamana kadar toplanmış veya sergilenecek bir otobüs ülkemizde yoktu, çoğu hurdalıkta kaderine terk edilmiş veya Makine Kimya hurdalıklarında eritilmeye terk edilmişti.
İki yıl süren araştırmalarından ardından nihayet Bursa’nın Karacabey ilçesinde şu an ki 1957 model aracımızı bulduk ve Tokat’a getirdik, tabi macera bundan sonra başlıyor araç bitik bir halde üzerinde boya yok, kaporta çürümüş, motor yapılması gerekiyor vs vs, Bu arada herkes benimle dalga geçiyor telefon şakaları yapanlar, bu araç bugün kaçta İstanbul’a gidiyor, bilet alalım gidelim, üç günde İstanbul’a gidebilir miyiz ? diyenler vs.vs.
Yaklaşık 9 ay süren tamirat ve bakım çalışmaları nihayet bitmişti ama şimdi ne olacaktı Şimdi ki gibi sosyal medya yok tanıtım imkanı yoktu, yani böyle bir araç sadece Tokat’ta kalacak ve Tokat’a gelenler sadece Tokat otogarda görebileceklerdi. Tabi yine at gözlüğü ile bakanlar ve ileri göremeyenlerin dalga geçmeleri devam ediyordu ve ben artık çok sıkılmıştım. 2003 yılının Temmuz ayına geldiğimizde aracın restorasyonu tamamlanalı neredeyse bir yıl olmuştu ve yine sadece, insanların Tokat otogara gelip tesadüfen görebildikleri Türkiye’nin ilk klasik otobüsünden ileri gitmiyordu.
2003 yılının Ağustos ayında ben İstanbul’da iken telefonum çaldı, karşıdaki kişi Bkm’den (BKM film şirketi o zaman tanımıyorum ve bilmiyorum BKM filmi aradığını Mercedes-Benz Türk A.Ş.’den bilgi alarak sizde klasik bir otobüs olduğunu öğrendiklerini belirtti ve Vizontele filminin ikincisini çekileceğini ve otobüsü filmde kullanmak istediklerini söyledi. Bir anlık birikim ve tepki ile karşımdaki kişiye bir şeyler söyleyerek yüzüne telefonu kapattım. Çünkü bu tür dalga geçmeleri artık beni çok kızdırmaya başlamıştı. Yaklaşık 3-4 dakika sonra, Mercedes Benz Türk A.Ş.’den değerli abimiz Mehmet Tamer CELKAN ve hemen peşinden de ablam aradı, sen kiminle konuştun niye. Bunları söyledin dediler, o an durumun ciddi olduğunu anladım. Belki inanmazsınız oturduğum koltuktan zıpladım bu bir fırsattı yanımda ki arkadaşım hayretler içinde beni izliyordu.
Biraz önce arayan kişiye geri dönüş yaparak durumu 15 dakika kadar kendisine özetledim ve en az 15 seferde özür diledim. Bana müsait olduğunuz bir gün İstanbul’a beklediklerini söyledi.
Ben 'İstanbul’dayım görüşebiliriz' dedim.
Bkm şirketinde buluştuk aracın resimleri model koltuk kapasitesi vs. sordular, bilgi verdim. Aracın resimlerini hemen Tokat’tan mail olarak istedim. Bir saat sonra tekrar görüştük, onay verdiler.
Aracı Van Gevaş’ta çekilecek Vizontele Tuuba filminde kullanmak istediklerini belirterek,'kira ücret vs. ne düşünüyorsunuz?' dediler.
'Ben bir şey istemiyorum' dedim. O meşhur kişi bana baktı, 'nasıl yani?' dedi.
Ben 'aracımı kiralama ve organizasyon işlerine ücretli vermiyorum.' dedim (sanki daha önce kaç yere verdiysem aracı) 'Eee o zaman' dedi.
'Siz firmayı bilmiyorsunuz ama bu isim 42 yıldır (1961-2003 ) Türkiye’de dolaşıyor ben bir şey istemiyorum, yazıya dokunmayın yeter' dedim anlamadılar.
'Ön arka sağ sol ve tepe lambasındaki yazıları kapatmayın aracı istediğiniz gibi istediğiniz süre kadar kullanabilirsiniz, yakıt masrafları da bana ait olmak üzere' dedim.
'Olmaz' dediler.
Filmin konusu gereği, 'Van olarak geçmesi lazım, araca Van yazmamız lazım bölgeyi anımsatması açısından siz ücret söyleyin konuşmamıza devam edelim' dedi.
Teşekkür ettim benim gitmem lazım bana müsaade dedim kalktım ama işte nasıl kalktım. O kişi bizden gelen resmi göstererek; 'en azından şu tepedeki yazıyı silelim oraya yazalım VAN vs.' dedi.
'Ben size kartımı vereyim, ben bu gecede İstanbul’dayım, yarın dönüyorum, siz kararınızı verin, beni arayın isterseniz' dedim.
Ertesi gün öğleden sonra tekrar aradılar yine aynı yere davet ettiler, aracın dışında hiçbir yere yazı vs. dokunmayacaklarını, sadece araç içerisine tül perde vs yapacaklarını belirttiler.
'Sözleşme yapalım' dedim. 'Ön arka,sağ sol ve tepe yazısına dokunmayın bende sizden hiçbir ücret talep etmeyeceğime dahil imza atayım' dedim ve orada sözleşmeyi imzaladık.
Tokat’a geldim çevreme diyorum ki böyle bir şey oldu, herkes gülüyor. Bir kısmı inanıyor, bazıları da acaba diyordu. Nihayet film 23 Ocak 2004 tarihinde sinemalarda bomba gibi patladı, Tokat’ta bir sinemada tek başıma izlemeye başladım, aklımdaki sorular kaç sahnede, ne kadar çıktı ? Topçam yazıları kaldı mı? Otobüsün görüldüğü ilk sahnede yine yerimden zıpladım, beklide dünyada bir komedi filminde ilk ağlayan insan ben olmuşumdur.
Bu filmden sonra otobüsün varlığından bir çok kişi ve yapımcı haberdar oldu.Böyle bir reklamı maddi olarak yaptırmanın çok güç olduğunu düşünüyorum. Bunun gibi sinema filmlerinde, belgesellerde, dizilerde fuar ve tanıtımlarda boy gösterdi.
Şimdi yine klasik bir otobüs kattık (1992 model O 303) yıllar geçecek mumla arasanız, belki bulamayacağınız veya arayıp bulsanız bile çok emek ayıracağınız bir araç olacak. Ama önemli olan geleceği görmek, geçmişe kıymet vermek ve değerleri yaşatmak olacaktır. Tabi ki, bunu sadece işi ne olursa olsun, işine değer veren, işini seven ve ileri görebilecek insanların anlayabileceği bir şeydir."
Tokattan.net
Facebook/olgundizman