Responsive Ad Slot

İbrahim BEYAZIT | Niksar Kale Lastikleri

Hiç yorum yok
Tokattan.net | İbrahim BEYAZIT | Niksar Kale Lastikleri
Y
oksulluğun, garibanlığın sembolü olan "kara lastik" Anadolu’da hala giyilmektedir. Kırsal kesimlerde daha çok tercih edilen kara lastikler her türlü hava koşullarına dayanıklıdır.

Dağda çobanın ayağında, okulda öğrencilerin ayaklarında ve gençlerin ayaklarında rengarenk görmek mümkünüdür kara lastikleri. Türkiye’de birçok ilde ayakkabı vitrinlerinde lastikleri bulabiliriz, su geçirmez, dayanıklı ve kolay temizlenme özelliğiyle ünlü ayakkabı markalarıyla rekabet edecek düzeydedir.

Toprakla haşır neşir olan insanımıza en sadık dosttur kara lastik. Çocukluğumuzun en moda ayakkabısı olan bu lastikler yaz kış demeden her mevsime göre tasarlanmıştır. Top oynarken, koşarken verdiği rahatlık gerçekten mutluluk vericiydi.

Anadolu insanının tabiriyle; kara lastik bizim için çarıktan daha gönüllüdür. İnsanımızın talihi kara, ayaklarına giydiği lastik kara ama gönlü aktır. Yolların asfalt olmadığı, çamurlu yollarda günümüz AVM insanının bulamadığı konforu ve huzuru mazide kısıtlı imkanlarla hayatına devam eden nesil bu durumu iyi bilir. 

Yediden yetmişe her kesime hitap eden kara lastiklerin en bilinenleri Emek ve Tor markalarıydı. Lakin Tokat’ın incisi Niksar’da ise Hacı Süleyman Erdem tarafından, küçük bir atölyede üretime başlanılan, Niksar tarihinde önemli bir yeri olan "Niksar Kale Lastikleri"'ni çoğumuz bilmeyiz. 

Hacı Süleyman Erdem (Kale Hacı)
1920 yılında Niksar’da dünyaya gelen Süleyman Erdem, beş kız çocuktan sonra ailenin tek erkek çocuğudur. Babası Abdullah Kasım, annesi Mehriban Hanım’dır. 

Baba Abdullah Efendi, Niksar’da çiftçilikle geçimini sağlayan saygın biriydi. Ailenin çocuklarına yoğun bir ilgisi vardı, Hacı Süleyman hem evde hem okulda zekası ve davranışlarıyla dikkatleri üzerine çekiyordu. Yardım severliği ve başarılarıyla okulda öğretmenleri tarafından takdir ediliyordu. 

Niksar’da 1930’lu yıllarda kısıtlı imkanlarla eğitimini tamamlayan Hacı Süleyman, bir süre Sivas’a halasının yanına gider. Sivas’ta yaşadığı süre içinde farklı alanlarda çalışıp para kazanmış, aynı zamanda ailesine de katkıda bulunmuştur. Gerek çocukluk gerek gençlik döneminde tarihe damga vuran birçok olaya şahit olmuştur. 

1930’lu yıllarda Niksar’da eğitim veren okullar; 5 sınıflı Gaziahmet Danışmend İlk Mektebi, 5 sınıflı Albayrak Mektebi ve 3 sınıflı olduğu için buçuk kabul edilen Ulucan İlk Mektebi (Mekteb-i kebir)’dir. Niksar Ortaokulu’nun yapımı 1943 yılında bitmiş, 1944 yılında alınan kararla, Niksar Hususi Ortaokulu adını alarak eğitim ve öğretim faaliyetine devam etmiştir. Niksar’da eğitim imkanlarının kısıtlı olması sebebiyle öğrenciler Tokat’a veya Sivas’a gönderilirdi. 

27 Aralık 1939 Erzincan depremi 7.9 şiddetinde meydana gelmiş ve 32.962 kişi hayatını kaybetmiş, yaklaşık 100.000 kişide yaralanmıştır. 20 Aralık 1942’de Niksar’da 7.3 şiddetinde meydana gelen depremde 3000 kişi can verirken 6300 kişi yaralanmıştır. Bu talihsiz olaylara, Hacı Süleyman Erdem şahitlik etmiş ve olaylardan çok etkilenmiştir. 

Geçen zaman içinde Hacı Süleyman Efendi askerliğini yapmış, evlenmiş ve iş hayatına atılmıştır. Askerden geldikten sonra tütün ve leblebi ticareti yapsa da aklındaki işi hayata geçirmek için planlar programlar kurmaktadır. Bir süre Niksar’da at koşum takımı yapar, 2. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla ham madde sıkıntısı çekmiş ve istediği başarıyı yakalayamamıştır. 

Açtığı dükkanda eski araba lastiklerinden sandalet ve lastik imalatı yapmaya başlayan Hacı Süleyman Efendi, yaptığı kara lastiklerle Niksar’da büyük bir başarıya imza atar. Yeteneği ve zekasıyla ürettiği lastikler, başta Niksar olmak üzere birçok bölgede giyilmeye satılmaya başlanmıştır. Aklında daha büyük bir işletme ve onlarca çalışanla hizmet vermek vardır, bunun için Ankara’ya lastik imalatı yapan fabrikalara işin detayını öğrenmek için yola çıkar ve Nabi Dalbudak’la tanışır. Ankara’dan Niksar’a dönen Hacı Süleyman atölye açma fikrini ısrarla söylese de çevresinden destek bulamaz ta ki Rasim Erdemir işe ortak olana kadar. 

1952 yılında Niksar Bengiler’de Rasim Erdemir’le birlikte atölye açmak için gerekli malzemeleri toplayan Hacı Süleyman, üretime başlamak için yoğun bir çalışma içine girmiştir ve "Niksar Kale Lastikleri" markasıyla sektörde yerlerini alırlar. Aylar yıllar derken marka haline gelen kara lastikler model ve renkli üretimiyle yediden yetmişe, köylüden şehirde yaşayan insanların tercihi haline gelmiştir. 

Rasim Erdemir ve Hacı Süleyman Erdem’in ortak girdikleri lastik üretim işi zamanla çok karlı bir işe döner. Niksar’ın ismi çevre köy kasaba ve illerde duyulmaya başlanır. Deri işlemeciliğinde önemli bir yeri olan Niksar’da Çanakçı Deresi, Arasta Çarşısı deri işleyen tabakhanelerle doludur. İşlenen deriler başta Tokat olmak üzere çevre illere gönderiliyordu. İşlenen deriler mamül eşyaya dönüştürülüyordu. Gelişmiş el işçiliği, boyama işlemleriyle Niksar Tokat’ta önemli ticaret merkezine dönüşmüştür. 

1956 yılında Niksar’da un fabrikası satın alarak atölyeyi buraya taşırlar. 1960 yılında sadece lastik değil terlik imalatına da başlatırlar. Rasim Erdemir sağlık sorunları sebebiyle işlerine ara verir ve 1986 yılına kadar fabrikanın kontrolünü Hacı Süleyman Erdem alır. 

İşlerini her geçen gün büyüten ortaklar onlarca insana ekmek kapısı olan işletmeleri Niksar’ında kaderini etkilemiş, insanları istihdam ederek göçün azalmasını sağlamıştırlar. 1950’li, 1960’lı ve 1970’li yıllarda yoğun bir üretim gerçekleştiren Süleyman Efendi ve Rasim Efendi 1980’li yılların ortalarında farklı sebeplerden ortaklıklarını bitirmişler, kendilerine ait üretim merkezi ve markalarla yollarına ayrı devam etmişlerdir. 

Hacı Süleyman Erdem insanları kırmadan, incitmeden sabırla dinleyerek saygınlığından ödün vermemiştir. Her daim gelişime açık ve memleketin kalkınmasında elinden geleni yapmaya gayret göstermiştir. Kazandığı parayı iyi kullanmış, savurgan birisi olmamıştır. Yaşamı boyunca çok sayıda ödül alan Süleyman Erdem, Niksar Devlet Hastanesi için yaptığı yardımlar sonrasında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından Çankaya Köşkü’ne davet edilecek kadar değerli bir insandı. 

25 Şubat 1999’da Rasim Erdemir, 12 Nisan 2003 yılında ise Hacı Süleyman Erdem hayatlarını kaybederek Rahmeti Rahmana kavuşmuşlardır. 

Memleketimize yaptıkları hizmetlerinden dolayı bu önemli şahsiyetleri unutmamak ve hatıratlarını yaşatmak önemli bir vazifedir. 

Rahmet ve minnetle...

   İbrahim BEYAZIT  Araştırmacı Yazar
 
 Tokattan.net
  ibrahimbeyazit60@gmail.com


Yazarın Diğer Yazıları
Okumadan Geçme
© Tüm hakları saklıdır
2016-2022 Tokattan.net